Erzurumlu Emrah – Suz-i Hicranınla
Suz-i hicranınla boyanmış gönül Bir katre lalinden içse kanar da Eğer yanmaz isen bu nar-ı aşka ...
Suz-i hicranınla boyanmış gönül Bir katre lalinden içse kanar da Eğer yanmaz isen bu nar-ı aşka ...
Şad ol deli gönül müjdeler olsun Gelecektir benim yarim bu gece Kesilsin kurbanlar yansın şem’alar ...
Halep’ten gelmiştir dalı Öter bülbül gibi dili Yemen’den alınır teli Şeytan bunun neresinde ...
Şimdengerü nazlı yare küskünüm Yıktı hatırımı barışmam gayrı Alem gelip bana rica ederse Çevirdim...
Sabahtan uğradım ben bir güzele Dedim mahmur musun söyledi yok yok Ak ellerin boğum boğum kınalı ...
Salındı bahçeye girdi Çiçekler selama durdu Mor menekşe boyun eğdi Gül kızardı hicabından ...
Gül yüzünü görüp divane oldum Beni mahzun etti sevdan sevdiğim Cemalin şemsine pervane oldum ...
Sevdiğim gurbette yeter yad oldum Gözlerim kan ağlar dilim dad eyler Küçücükken gözüm açıp gördüğüm ...
Kerem kıl ey saki yüz verme bana Gönül o yüzlerden fariğdi gitti Sevda illetinden açma söz bana ...
Zincir-i zülfünde şu garip gönlüm Ne yüz buldu ne kurtuldu ne çare Yar senin yoluna gülşen-i ömrüm ...
Ne vefasın gördüm bezm-i cihanın Kan ile pür olsun peymaneleri Ne lütfunu gördüm pîr-i muganın ...
Bu suz-i zulmetten divana gönül Neyleyim bir kerre azad olaydı Cevr ile yıkılan virane gönül ...
Hazan ile geçti gülşeni bustan Eyler dertli bülbül zâr garip garip Haraba yüz tuttu bezmi gülistan ...
Hey efendim evvel baştan Kuran min’di hece min’di İstersen aleme danış Gündüz min’di gece...
İki kaşları karanın Ah elinden vah elinden Siyah perçem mahparenin Dad elinden vah elinden ...
Visal-i cananı saldım gümandan Ne dildarım kaldı ne zarım kaldı Muhabbet riştesin kestim cihandan ...
Gönül gurbet ele çıkma Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere meyil verme Ya sevilir...
Bunca zaman oldu ey kaşı siyah Oldu gül yüzüne hasret gözlerim Senden gayrisine eylemez nigah ...
Güzel sallanarak nerden gelirsin İşin nedir maslahatın sevdiğim Kaldır nikabını görem yüzünü Balaban bakışlı...
Hayal hayal olmuş karşıki dağlar Muhannet gözlerin dolukmuş ağlar Esti sam yelleri bozuldu bağlar ...
Dedim dilber didelerin ıslanmış Dedi çok ağladım sel yarasıdır Dedim dilber ak gerdanın dişlenmiş ...
Dinleyelim dağ basında figanı Görelim ne demiş o Leyla Leyla İkimiz de oturalım diz dize ...
El çek tabip el çek sinem üstünden Sen benim derdime deva bilmezsin Sen nasıl tabipsin yoktur ilacın ...
Tutam Yar Elinden Tutam Çıkam Dağlara Dağlara Olam Bir Yareli Bülbül İnem Bağlara Bağlara...
Bu göçü ordan göçürdüm O dağ olmaz bu dağ olsun Şeyda garip bülbül gibi ...
Bugün ben bir güzel gördüm Bakar cennet sarayından Kamaştı gözümün nuru Onun hüsn-ü cemalinden ...
Bundan sonra ben o yare küskünüm Yıktı hatırımı konuşmam gayrı Cümle alem gelse minnet eylese ...
Çığrışır bülbüller gelmiyor bağban Hoyrat dost bağından gül aldı gitti Türlü mihnet ile bir bağ bezettim ...
Bir Tipiye Yakalandım Yaz Günü Vah Bana Bana Bana Nasıl İştir Anlamadım Ne Bilem Vah...
Biz tarik-i aşkın aşıklarıyız Baş ü can vermişiz canan bizimdir Ne gamdan kaçarsın divane gönül ...
Bizim sahraların başı Duman duman pare şimdi Sevişmesi ne hoş olur Ayrılması yaman şimdi ...
Bu bağı alemi geçirme böyle Bir körpe goncasız taze fidansız Hele ben görmedim gördüğün söyle ...
Surette Mevla’ya aşık olanlar Surette kakül-i Leyla’yı bilmez Arayıp dünyada Hakk’ı bulanlar Değil kim...
Bir nazenin bana gel gel eyledi Varmasam incinir varsam incinir Beyaz gerdanından ince belinden ...
Bir sabah uğradım göl kenarına Sunam beni gördü yüzmeye durdu Çalındı çırpındı çıktı kenara ...
Ağalar gurbetten geldim Geldim ki nazanım gitmiş Sılam bana hor göründü Salınıp gezenim gitmiş...
Ağalar gurbetten geldim Geldim ki nazenin gitmiş Bir daha saz almam ele Salınıp gezenim...
El Çek Tabip El Çek Yaram Üstünden Sen Benim Derdime Deva Bilmezsin Sen Nasıl Tabipsin Yoktur İlacın ...
Uykudan uyanmış gözleri bir hoş Dedim sarhoşmusan söyledi yoh yoh Ağ elleri boğum boğum gınalı ...
Şu karşıki karlı dağlar Pare pare duman şimdi Sevişmesi bir hoş ama Ayrılması yaman...
Sofi müselles der içer şarabı Gelir nısfet ile nasahat verir Sim gibi aguşa çeker dilberi ...
Bad-ı saba selam söyle o yare Mübarek hatırı hoş mudur nedir Nideyim yitirdim bulamam çare ...
Felek çakmağını üstüme çaktı Beni bir onulmaz derde bıraktı Vücudum şehrini odlara yaktı Yandım...
Bu meral bakışın ey per-i suret Çok açtı bağrımda yara gözlerin Bilmem huri midir yoksa ki afet ...
Bin kere nasihat eyledim sana Gönül düşme dedim bu deryalara Sen guş huşunu vermedin bana ...